KFN Haberleri: Türkiye’de Elektrikli Araç Talebi Neden Düşük? Detaylı Analiz
Tüm dünyada otomotiv endüstrisi, iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda radikal bir dönüşümden geçiyor. Bu dönüşümün merkezinde ise şüphesiz elektrikli araçlar (EV) yer alıyor. Avrupa, Çin ve ABD gibi pazarlarda rekor satış rakamlarına ulaşan ve hızla yaygınlaşan elektrikli otomobiller, Türkiye'de ise henüz beklenen ivmeyi yakalayabilmiş değil. Peki, küresel trendin aksine, Türkiye'de elektrikli araçlara olan talebin görece düşük kalmasının ardında yatan temel nedenler nelerdir? Bu makalede, yüksek maliyetlerden altyapı eksikliklerine, tüketici alışkanlıklarından gelecek kaygılarına kadar bu durumu etkileyen faktörleri derinlemesine inceleyeceğiz.
1. Yüksek Satın Alma Maliyetleri ve Vergi Yükü
Türkiye'de elektrikli araç talebinin önündeki en büyük engel, hiç şüphesiz yüksek satın alma maliyetleridir. Bu maliyetlerin temelini ise küresel çip krizi ve tedarik zinciri sorunlarının yanı sıra, Türkiye'ye özgü vergilendirme sistemi oluşturmaktadır. Elektrikli araçlar, motor gücü ve matrah değerine göre %10 ile %60 arasında değişen Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) dilimlerine tabidir. Her ne kadar içten yanmalı motorlu (İYM) araçlara göre daha avantajlı ÖTV oranları sunulsa da, araçların ithal olması ve döviz kurundaki dalgalanmalar nedeniyle başlangıç fiyatları oldukça yüksek kalmaktadır. Ortalama bir tüketicinin ulaşabileceği fiyat segmentinde model çeşitliliğinin az olması, elektrikli araçları bir lüks tüketim kalemi haline getirmekte ve geniş kitlelere yayılmasını engellemektedir.2. Şarj Altyapısının Yetersizliği ve "Menzil Endişesi"
Potansiyel bir elektrikli araç alıcısının aklındaki en önemli sorulardan biri şudur: "Yolda kalır mıyım?" Bu "menzil endişesi" olarak bilinen psikolojik bariyer, Türkiye'deki şarj altyapısının yetersizliğiyle birleştiğinde ciddi bir caydırıcı unsura dönüşmektedir. Özellikle büyük şehirler dışında, şehirlerarası yollarda ve küçük yerleşim yerlerinde hızlı şarj (DC) istasyonlarının sayısı hala çok kısıtlıdır.Ayrıca, Türkiye'deki konut yapısı da bir diğer önemli sorundur. Nüfusun büyük bir kısmının apartmanlarda yaşadığı ve kişisel otopark imkânına sahip olmadığı düşünüldüğünde, evde şarj imkânı oldukça kısıtlı hale gelmektedir. Site yönetimlerinin veya apartman sakinlerinin ortak alanlara şarj istasyonu kurulumu konusundaki isteksizliği veya prosedürel zorluklar, bu araçları gündelik kullanım için pratik olmaktan çıkarmaktadır.
3. Bilgi Eksikliği ve Tüketici Alışkanlıkları
Yıllardır benzinli ve dizel araç kullanmaya alışkın olan Türk tüketicisi için elektrikli araçlar, hala birçok bilinmezle dolu bir dünya. Batarya ömrü, batarya değişim maliyetleri, bakım ve servis süreçleri, şarj süreleri ve gerçek dünya menzil değerleri gibi konularda yaygın bir bilgi eksikliği bulunmaktadır. Geleneksel motorların çalışma prensibine ve servis ağına olan aşinalık, tüketicileri bildikleri ve güvendikleri teknolojide kalmaya itmektedir. Elektrikli araçların düşük bakım maliyetleri, sessiz ve konforlu sürüş deneyimi, çevreye olan pozitif katkısı gibi avantajları yeterince bilinmemekte veya yüksek satın alma maliyetlerinin gölgesinde kalmaktadır.4. İkinci El Piyasasındaki Belirsizlik
Otomobil satın alırken tüketicilerin en çok dikkat ettiği konulardan biri de aracın ikinci el değeridir. Türkiye'de elektrikli araç pazarı henüz çok yeni olduğu için oturmuş bir ikinci el piyasası bulunmamaktadır. Bu durum, alıcılar için ciddi bir belirsizlik yaratmaktadır. Batarya teknolojisinin hızla gelişmesi, "Bugün alacağım aracın bataryası birkaç yıl sonra demode olur mu?" veya "Aracımı satmak istediğimde değerini korur mu?" gibi endişelere yol açmaktadır. Bu belirsizlik, özellikle yatırımını korumak isteyen tüketicilerin satın alma kararını ertelemesine neden olmaktadır.Sonuç: Gelecek İçin Atılması Gereken Adımlar
Türkiye'de elektrikli araç talebinin düşük olmasının temelinde yüksek fiyatlar, yetersiz şarj altyapısı, menzil endişesi, bilgi eksikliği ve ikinci el piyasasındaki belirsizlik gibi birbiriyle bağlantılı birçok faktör yatmaktadır. Bu engellerin aşılması, sadece bireysel çabalarla değil, bütüncül bir devlet politikasıyla mümkündür.Satın almayı teşvik edecek daha etkili vergi indirimleri, şarj altyapısının ülke geneline yayılması için yapılacak yatırımlar, apartman ve sitelerde şarj istasyonu kurulumunu kolaylaştıracak yasal düzenlemeler ve tüketicileri bilgilendirmeye yönelik kapsamlı kamu spotları, bu dönüşümü hızlandıracak adımların başında gelmektedir. Yerli otomobil TOGG'un yollara çıkmasıyla artması beklenen farkındalık ve rekabet, şüphesiz bu sürecin en önemli katalizörlerinden biri olacaktır. Türkiye'nin otomotivdeki bu global devrimi yakalaması, bu adımların ne kadar hızlı ve kararlı bir şekilde atılacağına bağlıdır.
Peki Siz Bu Konuda Ne Düşünüyorsunuz?